Kol saati ile takas ettik
Yaşım 6 filandı. O zamanlar erkek adamın bir saati olması önemliydi. Biz çocukların kurmalı kol saati yoktu. Hatta evlerimizde bile varsa yoksa babamın saati. O da durursa radyo dinleyerek saati öğrenirdik. Masa saatleri sonra çıktı. Yemlenen tavuklu saatler çıkınca yaygınlaşmaya başladı. İlk saatler de çok çabuk bozulurdu.
Varsa yoksa kol saati babalarda bulunurdu. Çünkü onlar işe gider gelirlerdi. Nerde çalışırlar ne yaparlar bilemezdik. Hayatta çocukken 2 şey istiyorsunuz Bisiklet yada kol saati. 3 tekerlekli bisikletim vardı ama daha büyük bisiklet lazımdı. Babam uyurken yada abdest alınca saatini Masaya koyar bende küçük koluma takardım. Ne zaman kolumda görse, benden bozarım diye hemen alırdı.
Duydum ki mahalleye sünnetçi gelmiş. Bizim arkadaşlar pipilerini kestirmişlerdi , Ziyarete gittiğimizde merak ettim acaba nasıl oluyordu. İnlemeler filan. Çükleri balon gibi şişmişti kıvranıyorlardı ama onların babaları saat takmıştı koluna. Onların acısı umurumda değildi saatleri kapmışlardı sonunda. Kol saatini kapmak için kestirmek şarttı. Bir taraftan acı öteki taraftan istediğim en kıymetli şey.
Annemle babam ben yokken konuşurlarken yanlarına gelince susuyorlardı. Anladım ki sünnetten konuşuyorlardı benim sünnetimden. Ablam bana o akşam ağzından kaçırdı. ''Senin çükünü kesicekler sünnet olucaksın babam söyledi kimseye söyleme ama'' dedi. Sıranın bana geleceğini tahmin etmiştim.
Bu iş eninde sonunda olacaktı. Hiç olmazssa ganimet kapmam gerekiyordu. Babam beni uyuturken bir anlaşma yapmak aklıma geldi.
-Baba ben sünnet olmak istiyorum , ama bir şartla . Babam güldü.
-De bakalım delikanlı ? '' *Çükümü kestirirm ama, saatle takas ederim .*
Babam gülümsedi, -çükünü ver , saati al , dedi. İyi bir anlaşma. Pazar günü hemen başlayacağız öyleyse.
*Tamam ama saati bana cumartesi günü alacaksın görmem lazım. *
Cuma günü sünnet fistanını annem terzi amcaya diktirdi. Bana giydirirken annemin gözyaşını gördüm ağladığını gördüm.
*Neden ağlıyorsun anne ?
-1 tane erkek evladım var. Erkek olacak ,çocukluktan erkekliğe geçeceksin o yüzden kuzum. Dedi. Canımın yanacağını bildiği için ağladığını anlamıştım. Anne kalbi işte.
Cumartesi günü babamla sabah 10 da , Kasabaya inip benim beğendiğim mavi beyaz kadranlı saati seçtik. Sadece 1 kez koluma taktı hemen aldı, O zamanlar kayışlar deridendi. Koluma göre delik açtı. Sonra babamı pazarlık için kapı önünde bekledim. Saatçi amca gülümsüyordu.
-Babanı iyi kandırmışsın evlat, Çüke karşı saat. Afferim.. Diye gülümsedi. O akşam kına yaktılar elime, Ağlayasım tuttu sanki bir kurban verilecektim. Acayip gelenekler işte.
Sabah erken uyandım. Annem ablamın önünde Leğende banyo yaptırdılar bana, Ev kadınlarına sünnetsiz son görünüşümdü çıplak. Tuvalete çişimi yaptırdılar. Nedenini biliyordum, işerken çok acıyormuş diye duydum..
Sünnetçi kapıyı şaşırmadı, zamanında çantasıyla evimize geldi, Sünnet yatağına yattım. Babam Güzel mavi beyaz kadranlı saati masanın üstüne koydu. Annem ve ablam çığlıklarımı,ağlamalarımı duymamak için evden komşulara kaçmıştı.
Kirve amca ayaklarımdan tuttu, koyun gibi yere serdiler. Herşeyim artık ortadaydı. Sünnetci amca usturasını çıkardı. Titriyordum. ama yapacak birşey yok geri dönemezdim. Hiç bir uyuşturma yapmadılar. Bir çubukla ucundan sündürüp,gözümün önünde usturayla kesildim. Avazım çıktığı kadar ağladım. Artık bu acıyı cekecektim. Erkek olmuştum. O kol saati yıllarca çalıştı ve bozuldu taşınırken de kaybettik. Ne zaman Mavi beyaz kadranlı Kol saati görsem Sünnet acısı gelir aklıma.
(Hasan 46 yaşında Kocaeli )
Etiketler: çükünü kes, kirve, kol saati, sünnetçi, usturayla
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa